İYİLEŞİYORUM

 Uzun zaman oldu buraya yazmayalı. Yazmanın beni ne kadar rahatlattığını, içimdeki yüklerden ne kadar arındığımı unutalı yıllar olmuş. Hep birileri tarafından okunmayı beklemişim bu süre içinde yazdıklarımın. O yüzden hep birilerine doğrudan yazmışım. Yazmadıkça almışım hepsini içime. Sahiden yaşta almışım, 25'ten gün almışım burda yokluğumda. İçtiğim kahve sayıları kat be kat artmış, evdeki kedi sayısı da ikiye katlanmış bu yoklukta. Fakat hâlâ bir sevgi alıyorsam beş katı sevgi veriyorum. Eskisi kadar okuyamıyorum da gittikçe seçicileştim. Eskiden elime aldığım her kitaptan bir şey öğrenir bitirene kadar bırakmazdım. Son yıllarda dünyadaki bütün kitapları okuyamadan öleceğimin farkına vardım. Bu yüzden artık kitapları yarım bırakma lüksünü kendimde buluyorum. Eskisi kadar 'küçük' şeylere üzülmüyorum, biraz boş verebilmeyi, kafaya takmamayı öğrendim. 

   Bu süre içinde aldığım en büyük derslerden biri de hiçbir koşul ve sebeple taviz vermemem gerektiği olduğu. İyi değilmiş, sinirli anına gelmiş, sonunun böyle olacağını düşünememiş, sonunun buralara geleceğini bilseymiş yapmazmış. Bunların hep manipüle tekniği olduğunu sonradan öğrendim. Turgut Uyar'ın da o şiirde dediği gibi 'ben aslında her şeyi sonradan öğrendim/ herkes herkesi sonradan öğrenirmiş, bunu da sonradan öğrendim.' Ben kimsenin hatasına kayıtsız, cevapsız kalındığında aynı hatayı bir daha yapmadığına şahit olmadım. Benim gösterdiğim iyi niyetlerin, sarf ettiğim çabaların, yaptığım iyiliklerin hiçbir insanı düzelttiğine denk gelmedim. Tam tersi benim gösterdiğim iyi niyete daha da nankörce yaklaştılar. Kimseyi kırmayayım, üzmeyeyim diye kendi benliğimden verdiğim her taviz beni daha kırılmaya müsait; karşımdakini de kendini her şeyi yapma hakkına, her sözü söyleme hakkına sahip birine çevirdi. 

  Gereğinden fazla iyi niyet, nezaket hak etmeyen kişilere gösterildiğinde kişinin kendisine yaptığı bir haksızlık hâlini alıyor. Sevdiğim insanlara her zaman elimdekinin en iyisini sunma, en değerli vaktimi harcama, elimden gelenin en iyisini yapmak için kendi kafamda günlerce düşünce yağmuruna tutulma gibi kötü alışkanlıklarım vardı :) Birden bırakılmıyor fakat yapılan emeklerin nankörlükle sonuçlandığını görünce insan adım adım bırakabiliyor. Tabii ki bu güzel şeyler yapılırken, planlanırken bir karşılık alma düşüncesi akıllara gelmez, bir karşılık için de o kadar zahmete girilmez zaten. Ama karşıdaki insan yapılanları hiç görmeyince duru bir tahammülsüzlük geliyor başa. Ben artık bu tahammmülsüzlüğüme katlanamıyorum. Zarifoğlu'nun da dediği gibi 'kendimden yorulduğum günlerdeyim'. 

Gelecekteki kendime sevgilerimle, Ece.

   

Türkçe Bilmek

 Türkçe bilmek. O dil ile iletişim kurabilmek, O dilin seslerini ve parçalarüstü birimlerini duyduğu biçimiyle seslendirebilmek, O dilin seslerini kullanılan alfabe ile yazabilmek, O dil ile yazılı ya da sözlü olarak cümleler kurabilmek, O dilde söylenen/ yazılan cümleleri anlamak, Girdiği sınavlarda belli bir puan almak vb midir? Türkçe öğrenme ve öğretme sürecini planlayanlar ve uygulayanlar iki seçenekle karşı karşıya bulunmaktadır: 

1. Dil, “bilen” bir “özne”nin “bilinen” bir “nesne”si olarak mı algılanmalı? 

2. Yoksa doğal yollardan edinilen, hiçbir çaba gösterilmeden taklit edilebilecek bir davranış olarak mı değerlendirilmeli?

 Bilmek, fark etmekle; bilen bir özne olarak bilinen/bilinecekleri nesneleştirmekle başlar. O halde gerek anadil gerekse ikinci dil öğrenirken öncelikle dilin doğasını keşfetmek, onu öğrenilecek bir nesne olarak algılamak gerekir.

 Bu süreçte pek çok sorunun yanıtlanması önemlidir. Dilbilim gibi bilim alanlarının araştırma konuları arasında yer alan sorular dil öğrenim süreçlerinin de kuramsal dayanağını oluşturmalıdır: Örneğin dilin insana doğuştan bahşedilen bir donanım olarak kabulü öğrenme / öğretme süreçlerinde de farklılıklara yol açacaktır. İnsanın hayatımızı kolaylaştıran ve çabucak kullanmayı öğreneceği bir mekanik sistem veya toplumsal yaşama adım atar atmaz hazır bulduğu bir kültür olarak değerlendirilmesi de kendi uygun öğretim yaklaşımlarını gerektirecektir. 

Türkçe öğretimi süreçlerinde dil ile ilgili kavramların öğrenilmesi/öğretilmesi genellikle ihmal edilmektedir. Örneğin “çatı” kavramını tam olarak içselleştirmemiş bir öğrencinin Türkçedeki çatı yapılarını kavraması beklenmemelidir. Çünkü biçim ve işlev arasındaki ilişkinin kurulabilmesi büyük ölçüde terimin kavranmasına bağlıdır. 

Dilsel yapı üzerine yapılan araştırmaların insanın zihinsel kapasitesi ve akli süreçlerine dair derin kavrayışlar sağlayacağı açıktır. (Chomsky, 2007) Bu nedenle dil öğretimi süreçlerinin üst düzey düşünme becerisi kazandıracak biçimde planlanması gerekmektedir. PISA okuma düzeyleri bu anlayışı yansıtacak niteliktedir:

PISA OKUMA DÜZEYLERİ

 1 . Düzey Metinde açıkça verilmiş olan bilgiyi bulur. Metnin ana fikri hakkında izlenim edinmek için paragraf başlıklarından yararlanabilir.

 2 . Düzey Yazarın amacına ilişkin çıkarımlar yapmak için metin içi ögelerden “sentezler” yapar. Bir grafik ya da tablodaki iki bilgiyi birleştirir.

 3 . Düzey Bir metindeki bilgiler arasındaki ilişkiyi bulur ve bu bilgiyi tanımlar. Birçok ölçütü bir arada gözeterek kıyaslama yapar ve bilgiyi kategorilere ayırır.

 4 . Düzey Örtülü anlam içeren metinlerde birkaç paragraf arasındaki dilbilimsel ve tematik bağlantıları görebilir. Metne dayalı yüksek düzeyli çıkarımlardan yararlanarak aşina olmadığı bir bağlamdaki kategorileri anlar ve bunlardan yararlanır.

 5 . Düzey Bir alana özel bilgiler üzerinde eleştirel bir değerlendirme yapar ya da hipotezlere ulaşır. İfade yapısı açık olmayan metinleri analiz eder.


PISA sonuçları Türkçe eğitiminin bu becerileri kazandıramadığını ortaya koymaktadır. 

TÜRKÇE ÖĞRETMENLERİNİN DİL BECERİLERİNİ ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME YETERLİKLERİ

 ÖZ

Bu araştırma, öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme becerilerinin yeterli olup olmadığını belirlemek için yapılmıştır.

GİRİŞ

Ölçme ve değerlendirme yapma sebebi denetlemektir. Eğitimi, eğitim sistemini ve öğretmen- öğrenci başarısını ölçme ve değerlendirmeler sayesinde anlarız. Türkçe dersi kapsam olarak öteki derslerin alt yapısında da bulunduğu için önemli bir derstir. Bu nedenle Türkçe derslerinde kullanılan ölçme ve değerlendirme araçları öğrencilerin hem psikomotor hem bilişsel becerilerini hem de duyuşsal becerilerini bütünsel olarak geliştirir. Konuşma ve yazma yeterliklerinin ölçülmesi ve değerlendirilmesi öğretmenlerin farklı ölçme araçları kullanmasıyla gerçekleşir. Sözlü beceriler için ölçme araçları hazırlanıp ve uygulanırken uzun zaman geçer. Öğrenciler için sorular hazırlanırken, üst düzey becerilerini harekete geçirecek veya geliştirecek sorular hazırlanılmalıdır. Ölçme ve değerlendirme sürecinde Bloom Taksonomisindeki basamaklar esas olmalıdır. Öğrenci değerlendirilme sürecinde alt düzey ve üst düzey becerileri kapsayan ölçme araçları hazırlanmalıdır.

ARAŞTIRMANIN AMACI

Bu araştırma, öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme becerilerinin yeterli olup olmadığını belirlemek için yapılmıştır.

ARAŞTIRMANIN PROBLEM CÜMLESİ

Türkçe dersi öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme yeterlikleri ve ölçme araçlarına dair görüşleri nelerdir?

ALT PROBLEMLER

• Türkçe dersinde ortaokullarda sorular hangi öğrenme alanlarını ölçmektedir? Hangi açıdan ölçmektedir?

• Öğretmenler, dört temel dil becerisini ölçmeyi başarabiliyorlar mı, hangi dil becerisinin değerlendirmesi daha önemli?

• Türkçe dersi ortaokulda hangi dil becerilerini hangi tür sorularla ölçmeli?

• Öğretmenler Bloom Taksonomisindeki her basamaktan soru yazabiliyor mu?

ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ VE DESENİ

 

  Bu çalışma 2018-2019 Eğitim- Öğretim döneminde kullanılan ölçme vasıtalarına dayalı nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemine göre deseni düzenlenmiştir.

 

ARAŞTIRMANIN ÇALIŞMA GRUBU

 

  2018-2019 Eğitim- Öğretim zamanında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olan ortaokullarda vazifeli 22 Türkçe öğretmeni araştırmanın çalışma grubunu meydana getirmektedir.

 

VERİ TOPLAMA ARAÇLARI

 

    Türkçe öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirmeye dayalı düşüncelerini yayınladığı araç görüşme formudur. Bu görüşme formu, ortaokulda kullanılan değerlendirme vasıtalarının özelliği ile alakalı 6 sorudan meydana gelmektedir.

VERİ ANALİZ YÖNTEMİ

İçerik analizi yapılmıştır.

GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK

Öğretmenler birbirinden ayrı görüşerek değerlendirilmiştir.  Görüş farklılığı olan maddeler tekrar değerlendirilmiş ardından görüş birliğine ulaşılmıştır.

BULGULAR

  Bu araştırmada 1. problemin sonuçlanmasında Türkçe öğretmenlerinin sınıf seviyelerine oluşturdukları sınavlarda hangi dil becerilerini inceledikleri tartışılmıştır. 2. problemin tahlil edilmesinde sınıf seviyelerine göre Türkçe öğretmenlerinin ölçme vasıtalarında kullandıkları suallerin tetkik edilmesinden elde edilen bulgulardan faydalanılmıştır. 3. problemin tahlil edilmesinde ise sınıf seviyelerine göre ölçme vasıtalarındaki suallerin hangi zihinsel seviyeyi ölçtükleri ile alakalı yüzdelikler tablolar şeklinde gösterilmiştir. Son olarak 4. problemin tahlil edilmesinde yine Türkçe dersi ile alakalı öğretmenlerin başarı düzeyi hakkındaki yargıların içerik bulgusundan oluşturulan verilerden faydalanılmıştır.

Dil Becerilerinde Yetkinlik: Öğretmenler, öğrenciler için dil ile ilgili başarı kıstaslarının bilhassa yazılı ve sözlü olarak kendilerini açıklayabilme gücünün olduğunu söylemişleridir.

Duyuşsal Becerilerde İyileşme: Türkçe öğretmenlerine göre var olan Türkçe dersi öğrencilere okuma becerisindeki alışkanlığı ve kuralların, değerlerin edinilmesini sağlanılmalıdır. Okul müesseselerinde öğrencilerin zihinsel becerilerinin yanında duyuşsal becerilerinde oluşmasını sağlayan nitelikli derslerden biri de Türkçedir.

Dört dil becerisi: Öğretmenlerden yedisi dört dil becerisinin ölçülmesi gerektiğini ve bunun önemli olduğunu söylemişlerdir.

Anlatma becerileri: Öğretmenlerin on biri bu becerilerin önemli olduğunu söylemişlerdir.

Anlama becerileri: Öğretmenlerin dördü okuma ve dinlemenin temel beceriler olduğunu söylemişlerdir.

Dil bilgisi: Dil bilgisinin temel becerilerden daha az önemli olduğunu belirtmişlerdir.

Okuryazarlık becerileri: Bu becerinin de değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

Çok yönlü ölçme ve değerlendirme araçlarının kullanımı

On sekiz öğretmenin konuşma becerisi ile ilgili ölçme araçlarına ihtiyaç duyduklarını söyleyebiliriz. Her beceri için ayrı uygulama sınavlarının yapılması gerektiğini belirten öğretmenler de olmuştur. Dil öğreniminin bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Öğretmenler, tamamlayıcı ölçme araçlarının öneminin farkındadırlar.

SONUÇ VE TARTIŞMA

  Ölçme araçları ve öğretmen yargılarına göre oluşturulan bu araştırmada öğretmenlerin değerlendirme ve ölçme uygulama ve bilgilerin yetersiz olduğu ortaya çıkarılmıştır. Sonuç itibariyle, öğretmen yetiştiren ve geliştiren müesseselerin ölçme ve değerlendirme, alan eğitimi ile alakalı dersleri daha uygulamalı olarak düzenlenmelidir.

Turnitin benzerlik oranı %1'dir.

YAZMA ÇALIŞMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

 OKULLARDA ÖĞRENCİLERİN YAZMA BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

YAZMA BECERİSİNİN GELİŞTİRİLMESİNDE DEĞERLENDİRMENİN ÖNEMİ VE İŞLEVİ

Öğretmenler öğrencilerinin süreç boyunca ne derece ilerlediğini gözlemleyerek anlayabilir. Gereken davranışı öğrencinin alıp almadığını bireysel farkları göz önüne alarak bilebilir. Türkçe dersinde bireyin nasıl geliştiğini düşüncelerini kağıda döküş biçiminden anlayabilir öğretmenler. Bu ders öğrenciye yazma becerisini kazandırır. Bu beceri hem öğretmenin hem de öğrencinin aktif olmasını sağlar. Yapılan değerlendirmeler de öğrencilerin bu yeterlikleri ne ölçüde kazandığını tespit etmeye yarar.


    Türkçe dersi öğretim programında belirtilen yazma becerisi amaçları, planlı bir şekilde yazma, kendini ve yazdıklarını değerlendirebilme, dil kurallarına uyma, farklı metin türlerini kullanarak yazma, kendini yazı ile ifade etme alışkanlığını kazanma.


YAZILI SINAV UYGULAMASI VE SINAV SORULARININ HAZIRLANMASI


    Sorular hazırlanmadan  öğrencide o edimin oluşup oluşmadığı dikkate alınmalıdır. Yazma becerisini ne ölçüde kazandıklarını süreç ve sonuç değerlendirme ile belirlemeliyiz. En sık kullanılan değerlendirme aracı, yazılı sınavlardır. Yazılı sınavlarda bir metin verilir ve o metinle ilgili sorular, dil bilgisel sorular ve öğrencilerin duygu ve düşüncelerini anlatılmasını istediğimiz kompozisyon sorusu sorulur genellikle. Bu, sonuç değerlendirmeye örnektir.

Araştırmacıya göre; öğretmenler değerlendirmelerini, kazanımları dikkate alarak yaparlar. Test sınavlar tarafsız, herkes eşit sorular sorulan, ayrıntılı bilgiler sunan, öğrencinin bilgisi ortaya koyan sorulardır. Eğitim sürecinde kullanılan en yaygın sınav şeklidir. Araştırmacıya göre; sınav üç aşamada yapılır.

 

·        Kavrama, yorumlama soruları,

 

·        Dil bilgisel yönlü sorular,

 

·        Konuyu daha çok tasarı, sentez yönünden değerlendiren sorular.


SINAV SORULARININ DÜZEYLERİ


    Sorular kazanımlara uygun olmalıdır. Olmadığı durumda öğrenciler, derse olumsuz duygular besleyebilir. Kazanımlar, öğretmenlere yol göstermelidir. Her kazanım birbirinden farklı düzeydedir. Bloom Taksonomisi kapsamındaki basamaklara uyum sağlayarak hareket edilir. Sınav soruları bu taksonomi çerçevesinde hazırlanmalıdır.

    Soru yapılandırma çemberi denen yapıda bilgi soruları, kavrama soruları, yorumlama soruları, uygulama, analiz , sentez ve değerlendirme soruları bulunur.

Yazılı sınav soruları; öğrencilerin düşünmelerini, cevaplarını planlamalarını ve kendi sözcükleri ile ifade etmelerini sağlar. Yazılı sınavlar, üst düzey zihinsel becerileri ölçmek için de uygundur.


ÖĞRENCİLERİN YAZMA ÇALIŞMALARINI DEĞERLENDİRMEDE KENDİ GÖRÜŞLERİNE BAŞVURMA


    Öğrenciler, bu süreçte hem hatalarını, eksik yanlarını görür hem de saygı çerçevesinde tavsiye veya eleştiride bulunabilirler.

 

ÖZ DEĞERLENDİRME


    Öz değerlendirme öğrencilerin kendi kendilerini değerlendirmesidir.

 

YAZIYI GÖZDEN GEÇİRME, DÜZELTME VE GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI

 

    İçerik açısından gözden geçirme, yazıda aktarmak istediğin tam olarak anlatabilmiş mi diye inceler. Yüzeysel gözden geçirme de yazıyı, okur için uygun olması açısından inceler. Öğrenciler ölçütlere uygun şekilde yazdıklarını okumalı, değerlendirilmeli ve ardından yazıyı son hâline ulaştırmalıdır. Yazı, son hâline ulaştıktan sonra sınıf ortamında paylaşılabilir ardından da okur bu yazıyı değerlendirebilir.

 

AKRAN DEĞERLENDİRME


Bu çalışma öğrencilerin çalışmalarına eleştirel bakmalarını sağlamaktadır. Ayrıntılı olarak değerlendirme imkânı sağlar. Geri bildirim oluşur. Araştırmacıya göre; hayat boyu öğrenme de etkilidir. Akran değerlendirmeleri, öğrencilerin çalışmaları sınıftaki arkadaşlarıyla değerlendirmeleridir. Burada öğrenciler işbirlikçi bir çalışma içerisinde olurlar, hoşgörülü davranırlar.


GRUP DEĞERLENDİRME

Bu değerlendirme türü, bir grup öğrenci tarafından yapılır. Grup orta düzeyde kişilerden oluşmaktadır. Araştırmacıya göre; bu tür değerlendirme hem içerik hem de biçim bakımından akran değerlendirmesini hem de öz değerlendirmeyi kapsar.

YAZMA SÜRECİNDE ÖĞRETMENLERCE YAPILAN DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI

Öğrencilerin bilgi ve birikimlerini belirlemek için kâğıt üzerinde olan sınav neticeleri yanında farklı değerlendirme yöntemleri de kullanılmaktadır. Öğrencilerin performans ve proje görevlerindeki hallerini belirlemek için dereceli puanlama anahtarı, kontrol listeleri vb. değerlendirme araçları kullanılır.

HOLİSTİK (BÜTÜNCÜL) DEĞERLENDİRME YAKLAŞIMI

  Bu yaklaşım, seçilen nitelikleri bir puanla incelemeyi ve değerlendirmeyi hedefleyen ve performansın değişik seviyelerini açıklayan değerlendirme vasıtası görevini üstlenmektedir. Öğrenci eserine yüzeysel bakıldığı için bu değerlendirme türünde detaya girilmediği görülmektedir.

 

ANALİTİK (ÇÖZÜMLEYİCİ) DEĞERLENDİRME YAKLAŞIMI

  Detaylı inceleme yaparak not verme, öğrencilerin kaleme aldığı yazıların içerik, düzenleme, yazım ve noktalama, dil kullanımı gibi beceri düzeylerine ayrışmasını sağlayarak, her beceri düzeyine ilişkin ağırlık getiren seviyeye göre farklı farklı notlandırma yapılması yaklaşımıdır.


YAZIYI DÜZELTME VE GERİ BİLDİRİMDE BULUNMA

 

    Bu aşama önemli aşamalardandır. Öğretmen aracılığıyla öğrenci ürünlerinin düzeltilmesi, öğrenciye dönütler verilmesi, öğrencilerin eksikliklerini görmesini ve aynı hataya tekrar düşmemeleri için etkili bir yoldur.


YAZMA ÇALIŞMALARININ KONTROL EDİLMESİ VE DÜZELTİLMESİ

Bir yazıyı tamamladıktan sonra kontrol etmek, muhtevanın incelenmesi, ve yazıdaki tutarsız olan kısımların düzeltilmesi gibi birtakım yönden bizlere yarar sağlamaktadır. Yazılan yazının düzeltilmesi ise; yazının yanlış veya hatalarını giderme ve yazılı anlatım çalışmasında öğrencinin zayıf yönlerinin bildirilmesinde oldukça önemli bir yere sahiptir.

DEĞERLENDİRME VE DÜZELTME SONRASI GERİ BİLDİRİMDE BULUNMA

 

    Öğretmen  veya sınıf arkadaşları öğrenciye geri bildirimde bulunabilir. Öğrenciye doğru ve yanlışları hakkında bilgilendirilir tavsiye verilebilir veya eksik yanları tamamlayacak davranışlar aktarılabilir ve öğrenciye doğru motivasyon sağlanır.

 

YAZMA ÇALIŞMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİNDE BİÇİM VE İÇERİĞİN ÖNEMİ

    Yazı çalışmaları içerik ve biçim açısından değerlendirilmeli ve ikisi de aynı düzeyde öneme sahip olacak şekilde değerlendirilmelidir. İçim unsurlarını fazla önem vermek bu süreci olumsuz etkiler. En önemli amaç okunabilecek düzeyde etkili bir yazı yazabilmektir.

 

DEĞERLENDİRMEDE DÜZELTME SEMBOLLERİ KULLANMA

 

    Düzeltme sembolleri kullanarak yazma becerisini düzeltilir ve bu, öğrencinin gelişmesi için gereken yollardan biridir.

Turnitin benzerlik oranı %0'dır.

TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YARATICI YAZMA BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ

 ÖZ

Yaratıcılık her insanda belirli ölçüde bulunan bir beceridir. Yazma becerisinde başarılı yazılar ortaya koymanın da ilk koşuludur.

GİRİŞ

Dilin belirlenmiş kurallarını biliyor olmak o dilim tamı tamına öğrenmiş olmak değildir. Dili iyi öğrenmek isteyen insan o dilin dört temel dil becerisini de bilmek zorundadır. O dilde yazabilmeli, konuşabilmeli, o dili okuyabilmeli ve o dilde konuşanları anlayarak dinleyebilmelidir. Zaten dil öğretimindeki amaçta budur. Dili farklı açılardan öğrencilere göstermektir. Öğrencilerin kendini ifade edebilmelerini sağlamaktır. Türkçe öğretim programında ulaşılması gereken bazı beceriler vardır; bunlar karar verme, dili güzel ve etkili kullanma, iletişim kurma, araştırma, eleştirel düşünme, problem çözme, girişimcilik ve teknolojiyi iyi kullanmadır. Bu becerilerin dışında ayrı bir öneme sahip bir beceri daha vardır ki o yaratıcılıktır.

YARATICILIK

Yaratıcılık, her insanda belli bir miktarda bulunan ve yaşamlarının her anında kullanılabilecekleri bir beceridir. Alışılmadık ürünler ortaya çıkartmayı sağlar. Kuramcılar bu beceriyi açıklamaya çalışmışlar fakat nesnel bir sonuca varamamışlardır. Hümanistler, yaratıcılığın insan üzerinde olumlu etkiler bıraktığını düşünmektedir. Psikoanalitik kuramcılarsa bunun tam tersini yaratıcılığın olumsuz izleri olduğunu savunmaktadır. Sosyal kuramcılar, yaratıcılığın deneyimle; bilişsel kuramcılar ise özgünlükle alakalı olduğunu söylemektedir.

Yaratıcı Düşünme

Daha önce bir araya gelmemiş iki düşüncenin, iki nesnenin aynı bağlamda ilişkilendirilmesidir. Yaratıcı insan; meraklı, araştırmacı, eleştireldir. Dünyaya diğer insanları baktığı pencereden bakmazlar. Olayları farklı bakış açılarıyla yorumlarlar. Analitik düşünürler.  Yaratıcı düşünme sürecinde ilk bilgiler toplanır, problem araştırılır. Ardından kuluçka döneminde sorun mantıklı açılardan düşünmeye başlanır. Aydınlanma basamağında ürünler oluşmaya başlar ve son olarak da ortaya çıkan ürününün doğruluğu incelenir. Birden fazla ürün ve fikir ortaya çıkar.

Yazma Süreci

İnsanlar iletişim kurarak anlaşırlar. Yazı ise bu iletişim araçlarından biridir. İletilecek düşüncelerin kelimeler aracılığıyla aktarılmasına yazılı iletişim adı verilir. Yazı yazdıkça tecrübe edinilen, deneyim kazanılan ve daha iyi yapılmaya başlayan bir yetidir. Bu sebeple yazmak isteyen bireyler, yazar adayları korkmadan yazmayı denemektedir.

Yaratıcı Yazma

Bireyin yazarken yaratıcı olmasıdır. Yazıda yaratıcılık çok önemlidir. Bir olay ya durumu herkesle aynı biçimde yazarsanız o yazının okuyucuyu etkileyen hiçbir yanı kalmaz. Ona kendinizden bir şey katmalısınız ve bu kattığınız şey oldukça yaratıcı olmalıdır. Dili de yaratıcı bir biçimde kullanmanız gerekmektedir. Tabii dili yaratıcı bir biçimde kullanabilmek için dilin bütün ayrıntılarına hâkim olmanız gerekmektedir. Dili orijinal ve etkili kullanmalısınız. Dilin dikkat çekici olmasıyla da kalmayıp yazdığınız yazının, fikirlerinizin de dikkat çekici olması lazım. Üslubunuz da aynı şekilde dikkat çekmeli, etkileyici olmalı. Kelimeleri doğru seçmeli, anlatımı akıcı tutmalı, okuyucuyu sıkmamalısınız. Yazım ve noktalamaya da dikkat etmelisiniz.

Yaratıcı yazma çalışmalarında yazar adayı yazmaktan daha az sıkılır. Monotonluktan, tek tip yazmadan uzaklaşır ve kendinden bir şeyler katma imkânı bulur bu da yazmayı daha çok sevmesini sağlar. Yazma, diğer becerilerden çok farklıdır. Yazar ister istemez yazdıklarının altında yatan hislerini ve düşüncelerini de ele verir. Bir insanı anlamanın en iyi yollarından biri de onun yazılarını okumaktır.

Yaratıcı Yazmanın Tarihsel Gelişimi

Geçmişi yaklaşık yüz yıl önceye dayanır. Savaşların ardından bireysellik ön plana çıkmış, psikolojik açıdan 1950’lerde rahata kavuşulmuş; 1980 sonrasında da süreç odaklı yazmaya geçilmiş ve eğitimi verilmiştir.

Yaratıcı Yazma ve Beyin İşlevi.

Beynin iki lobu vardır. Bu iki lob sinirler ile birbirine bağlı olarak çalışır. Korpus Kollosum gelişir ve zamanla kullanım sıklığı artar. Sağ beyin hayallerle, duygularla, sesle yaratıcılıkla ilişkilidir. Sol beyin ise akılcı ve mantıkçıdır. Yazma beynin iki tarafını da birlikte çalıştırır.

Yaratıcı Yazmada Öğretmenin Rolü

Eleştiren, bilgiyi keşfeden, sorgulayan, düşünen, yaratıcı bireyler yetiştirmek çağdaş eğitimin hedefidir. Bu eğitimi verebilmek için en ideal ders Türkçedir. İki yazma yaklaşımı vardır. Birincisi süreç odaklı ikincisi ürün odaklı. Eskiden ürün odaklı yazma yaklaşımı tercih edilirken artık süreç odaklı yazma yaklaşımı tercih edilmektedir. Bu tercih ile öğretmenin görevleri de değişmiştir. Öğretmenin ifade gücü ne kadar iyi olursa öğrencinin de yazma becerisi o kadar gelişmiş olmaktadır. Öğretmenler öğrencileri teşvik etmeli, harekete geçirmelidir.  Her öğrenciden yaratıcı yazma becerisi vardır. Önemli olan bunu harekete geçirmektir.

Yaratıcı Yazma Çalışmalarının Değerlendirilmesi

Yazının yaklaşımına göre değerlendirme türü değişir. Ürün odaklı yaklaşımda yazım kurallarına dikkat edilirken, süreç temelli yazmada tüm sürece dikkat edilir. Bazı öğretmenler bu değerlendirmelerin çok zor olduğunu düşünür. Bütün öğrencilere eşit not verilmelidir. Öğretmen kendi düşüncelerini uygulatmak için baskı kurmamalıdır. Bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.

Sonuç

Alışılmıştan farklı olmaktır yaratıcılık. Bireyin kendine özgü yazılarını ortaya koyabilmesi, kendi hayal gücünün somut halini göz önüne sermesidir. Öğrencileri normallikten, sıradanlıktan kurtaran bir beceridir.

Türkçe Derslerinde Kullanılabilecek Yaratıcı Yazma Etkinlikleri

Bakış açısı değiştirme, tasvir yapma, geriye dönme, kişi tasviri gibi etkinlikler yapılabilir.

Turnitin benzerlik oranı %1'dır.

Öğrencilerimiz Ne Düşünüyor?

 Hiç yabancı olmadığım bir başlık bu. Çünkü bu ülkede ben de hala öğrenciyim. Ne düşünüyoruz?

İlkokul Öğrencileri

Oyun çağı olarak bilinir. Çocuklar hayatlarının bu döneminde koşup eğlenerek, konuşarak, oyunlarla öğrenirler. Okullarda buna elverişli mi? Etrafı demirlerle çevrilmiş küçük okul bahçeleri, konuşmadan sadece öğretmeni dinlemesini gerektiren sınıf kuralları, hareket etmek isteyen öğrencilere sıradan kalkmaması gerektiğini belirten kurallar. Uzun dersler ve kısa teneffüsler. Yaşayarak öğrenmesi gereken çocukları testlere sürükleyen sınav sistemleri. Ne kadar ışıl ışıl bir eğitim sistemi öyle değil mi?

Ortaokul Öğrencileri

Her ne kadar oyun çocuğu olarak göremesek de ön ergenlik döneminde olan çocuklarımızın isteklerinin de çok önemli olduğunu hatırlatabiliriz. Kendini ve yaşamı yeni yeni tanımaya başladığı bu yıllarda LGS ne kadar sağlıklı? Tartışılması gereken konu. Fakat bilinen tek bir gerçek var: Müfredatın ağırlığı ve öğrencilere çok fazla gelmesi. Hemen geçen senelerde sırf TEOG sınavından istediği puanı alamadığı için baskıdan dolayı intihar eden bir çocuğumuzu aklımıza getirerek bu sınavın başarısını ölçebiliriz.

Lise Öğrencileri

Artık ergenliğin tam içinde olduğunu söyleyebileceğimiz gençlerimiz, bu lise yıllarında yeniden bir sınav maratonu için başlangıç yapmaktalar. Hayatlarının tamamını etkileyecek olan meslek seçimini ise tam bu deli çağlarında gerçekleştirirler. İşte kilit nokta burası: Daha iş hayatını, meslekleri, yaşamın zorluklarını, para kazanmayı, kendini, yeteneklerini, becerilerini, hazır olup olmadığını bilmeyen bir nesle zorlu ve ağır bir sınav yaparak meslek seçmesi için zorlamak ne kadar doğrudur? Şimdi “E, o zaman ne zaman meslek seçilecek” diyebilirsiniz. Temel istek asıl burada: Sınav olması bu dönemlerde kabul edilebilir bir durum olsa bile sınavın bu kadar ağırlaştırılması ve her mesleğin sürekli matematik ve fen bilimlerinden alınan başarıdan geçmesi ne kadar adildir? Ayrıca yurtdışındaki üniversite seçimlerinin bu kadar zorlanmadığını ve temelde her öğrencinin isteklerine ve yeteneklerine bakıldığını biliyor muydunuz? Yani test çözmek değil, el becerisini ve ruhu bir mesleğe uydurabilmek marifettir.

Üniversite Öğrencileri

Eğitim sistemimiz içindeki sınavlardan türlü zorluk ve yakınmalar ile geçmeyi başaran gençlerin bir kısmı artık üniversite ile iç içedir. İlk olarak sorulacak soru: Kaç öğrenci içinde olduğu meslekten memnun? Evet, bu soruyu sormak şimdi hakkımız. Tamam, her sınavı kabul ettik ve bitirdik. Daha sonra da bir mesleğe adım attık. Okul yıllarında mesleği yeni tanıdığımız zaman ya bize uygun olmadığını anlarsak ne yapabiliriz? Belki de öğrencilerin %30 – %40 kadarı bu sorun ile karşı karşıya gelmektedir. Üniversiteye gelip mesleği tanıyınca hiç de kendine uygun olmadığını ifade eden gençlerin sayısı az değildir. Bunun içindir ki her yıl üniversite sınavlarının yarısından daha da fazla kesimini ya üniversite öğrencileri ya da bir meslek sahipleri oluşturmaktadır. Sizce bu oran normal mi? Normal olmadığına karar veren yetkililer, son yıllarda ÇAP (çift anadal programı), yandal programı, yatay geçiş, merkezi yatay geçiş gibi alternatifleri çoğaltmıştır. Demek ki öğrenciler haksız değilmiş.

BLOG YAZARLIĞI

BLOG VE BLOG YAZARLIĞI NEDİR?

 

  Teknolojiyle birlikte yazı yazma, yazıların paylaşılması ve okunma oranı da bir hayli artış göstermiştir. İnsanlar dünyanın neresinde olursa olsun internet aracılığıyla istediği yazıya ulaşabilir, okuyabilir. Edebiyatın ve bilginin bu kadar kolay bulunabilmesi yazarın küreselleşmesi için de bir fırsattır.

  Bloglarda yazarlar duygu, düşünce, edinim veya bilgilerini okuyucuyla paylaşabilir. Bir nevi iletişim aracı, bir nevi de dosttur bloglar. Web günlüğü anlamına gelen blog, yazıların paylaşılması için yepyeni bir ortam sunar okuyucuya ve yazara.

Bloglarda sadece yazılı olarak değil, görsel ve sesli bir biçimde düşüncelerini aktarabilir yazar. Müzik, film gibi, güncel konulardan da bahsedebilir. Bu blog sayfalarında yazmak için herhangi bir mecradan izin alınmasına gerek duyulmamaktadır.

 

Blog Yazarlığının Doğuşu ve Avantajları

Duygu ve düşüncelerin aktarılmasında sanal bir penceredir bloglar. Dünyanın her yerindeki insanlara ulaşımı sağlar. İnsanların ihtiyaç duydukları iletişim unsurunu karşılayacak bir mecradır ayrıca. İnternetin ve teknolojik bir cihazın bulunduğu her ortamda yazılabilir. Hem okuma hem yazma kolaylığı sağlar. Kağıt bitti, mürekkep bitti derdi yoktur. İsteyen herkes blog yazarı olabilir.

Blog Yazarlığına Birkaç Öğüt

Blogu günlükten ayıran tek fark, blogların okuyucularının olmasıdır. Blogu bir kitleye sunuyor olmamızdır. Bu yazdığımız hedef kitle parmaklarımızın ucundan kayıp gitmesin diye sıklıkla bloğa yazılar ekliyor olmamız gerekmektedir. Sanal ortamda bu süreklilik çok zordur.

Blog Açma ve Açılmış Blog Örnekleri

www.blogger.com

https://mecazkullanici.blogspot.com/

Turnitin benzerlik oranı %0'dır.

İYİLEŞİYORUM

 Uzun zaman oldu buraya yazmayalı. Yazmanın beni ne kadar rahatlattığını, içimdeki yüklerden ne kadar arındığımı unutalı yıllar olmuş. Hep b...