Bir konuşma mânâ ile oluşur. Kelimeleri dile getirmek bir konuşma için yeterli değildir. Konuşmak kafadaki düşünceleri karşı tarafa anlatmaya çalışmaktır. Jest ve mimikleri de düşünürsek amaç sadece söz söylemek değil duygu ve düşünceleri ifade etmektir. Yazı yazmakta da amaç kelimelerin resmini yapmak değil ortaya süreceğimiz düşüncenin resmini yapmaktır.
İnsanlar yaşamlarının ilk başından
beri düşüncelerini karşı tarafa aktarma ihtiyacı duymuştur. Mısır’ın geçmişine
gidersek Hiyeroglif şekilleri yazının kullanılmadığı bir tarihte düşünce ifade
etme ihtiyacından oluşmuştur diyebilir bunu kanıt olarak sunabiliriz. Çin’de
Tribonol denilen işaretler, Peru’da kipo şekilleri, Meksika’daki şekiller de
ayrıca buna örnektir.
Bu ihtiyacın
başlangıcı ne zamandır kimse bilemez, düşüncelerimiz nerede bitiyor nerede
azalıyorsa, bize ulaşan bilgi nerede kesiliyorsa orayı başlangıç olarak
görüyoruz.
Her yeni bulunan belgeye, veriyle bu
tarih biraz daha geriye gitmektedir.
Resimler
daha çok ifadeye yer verse de harfler atamak ve yazıya harflerle devam etmek daha
kolay gelmiştir.
Resim ve
şekillerin kullanışlı yanı evrensel olmasıdır. Sadece o dili konuşan kişinin değil
herkesin anlayabileceği bir ifade biçimidir.
Günümüzde kitaplara resim koymak aslında
atalarımızın resim yazısıyla aynı mantıktır. Sayfalarca yazıyla (harf)
anlatılamayacak düşünce bir görselle çok daha ustaca anlatılabilmekte.
Harf biçimini ilk hangi medeniyetin
kullandığı belirsizdir fakat tahminen Fenikeliler ve Mısır’da başladığı
düşünülmektedir.
Yazı günümüzde bu yukarıdaki aşamalardan,
ihtiyaçlardan gelmiştir.
Kaynakça; Ahmet Mithat Efendi (Ocak
1985). Yazı yazmak üzerine bazı bilgiler. Türk
Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, XLIX(397), 15-20. Benzerlik oranı; %0 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder