Türkçe sözlü bir gelenekle başlamış ve yazı diline çok sonradan geçmiş bir dildir. İlk olarak ne zaman ortaya çıktığı tam olarak saptanamamıştır. Fakat birçok tahmin vardır bu konuda.
Türkçe yazılan metinlerin
araştırması yapılarak ortalama bir tarih belirlenebiliyor. Göktürkler döneminde
kullanılan Türkçenin yansımasının edebi ve işlenmiş bir şekilde olması bize
uzun zaman öncesine dayandığını kanıtlamıştır.
MISIR’DA
TÜRKLER VE TÜRKÇE
Anadoluya girmeden önce Türkler
Mısır’da vardı. Burada kurulan devletler ve Türk nüfusunun çokluğu sayesinde
Türkçe varlığını bir süre göstermiştir.
ANADOLUYA
GEÇİŞLERDE FARSÇA’NIN ETKİSİ
Karahanlılar
dışında tüm Türk aleminde resmi dil ve kültür dili uzunca bir süre Farsça oldu.
Öyle ki hâlâ dilimize olan yansımaları dikkat çekmekte.
Selçuklular Arap kültürüyle Fars kültürü
aracılığıyla tanışmış. Bu da Arapça’nın dilimizde, dinimizde ve coğrafyamızdaki
yansımalarını bize gösteriyor.
BEYLİKLER
DÖNEMİNDE TÜRKÇENİN DURUMU
Türkler o
zamanlar göçebe bir toplumdu, göçebe bir toplum olmasının etkisi olarak
gittikleri her yere konuştukları dili yaydılar fakat bunun yanında aynı ölçüde
de diğer toplumun konuştuğu dilden de etkilendiler.
Birçok devlet hükümdarının ( Karahanlı
hükümdarı gibi) Türkçenin konuşulmasına başka diller yerine Türkçe tercih etmelerini
söylemesiyle Türkçe başka dillere tercih edilmemiştir.
TÜRKÇEYE
KARŞI TAKINILAN OLUMSUZ TUTUMLAR
Türklere ve
Türk diline yönelik kötü tutum Emevi ve Abbasi döneminde başlamıştır. Bunun sebebi
Türklerin artık kendilerini idare eden, sınırlarını genişletebilen bir devlet
kurmalarıdır. Türkleri öncesinde tehlike olarak görmediklerinden bir risk
olduğunu düşünmeyen hükümdarlar Türkler güçlendikçe önünü kesmeye çalışmıştır.
Fakat Türk dünyasının o dönemki şairleri diline sahip çıkmış, Türkçenin derin
ve güzel bir dil olduğunu sanatlarıyla göstermişlerdir.
Verilen eserlerin illaki Anadolu
Türkçesine çevrilmesi ve lehçelerde bırakılmaması da dilimizin korunmasına,
kullanılmasına katkı sağlamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder